Karadeniz'in incisi Sinop
EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ'NDE SİNOP
Sinop
: Hicretin 92 yılında (= 29 Ekim 710 - 18 Ekim 711)
Emeviler' den Süleyman bin Abdülmelik devrinde Ömer
bin Abdül'aziz İstanbul' u kuşatarak alamadan
döndüğü gibi burayı da kuşatarak
alamadı. Sonraları burasını Kastamonu hakimi "
Ulu Beğ " fethetmiştir.
796 yılında
(=6 Kasım 1393 - 26 Ekim 1394) Yıldırım
Bayazıd Han tarafından kuşatılarak gayet sarp
ve sağlam kale olduğundan ancak üçüncü
kuşatma ile fethedilebilmiştir.
Kastamonu
Eyaleti' nde imtiyazlı bir zeamettir. Dizdar' ı, Serdar'
ı, Kale Neferleri, 300 akça payesiyle Kadı' sı,
Nakibüleşraf ' ı, Müftü' sü,
ilerigelenleri vardır. Halkının çoğu
tüccar ve doğramacıdır. Deniz ve kara ticareti
yaparlar. Bir takımı avam, bir takımı da
bilginler ve şeyhlerdir.
Halkının çoğu
çuka feraca ve hil' at giyer. İlim erbabı bu
şehri 17 nci iklimde bulmuşlardır. Kıble ve
doğu tarafı dağ ve baştanbaşa bağdır.
Kastamonu doğu tarafından üç günlük
yoldur. Bu şehir Karadeniz' in Anadolu kıyısında
" Sinap Burnu " diye tanınan bir burundadır ki
Karadeniz ' in batısında ve Rumeli tarafında bu
Sinap Burnu' na karşılık "Gülfeza Sultan
Kayaları" (daha aşağıda " Kilgrad "
diye geçiyor) vardır. Sinap ile Gülfeza Burnu
arası sanki bir boğazdır. Sinop' un İstanbul
ve Trabzon tarafları geniş denizlerdir. Sinop, İstanbul'
dan 500 mildir. Samsun' la arası 4 duraktır.
Sinop
Kalesi yüksek bir sırt üzerinde üç kat
büyük bir rıhtımdır. Rum Kayserinin oğlu
"Sinobe " adlı kıralın yapısıdır.
Gayet sağlam bir taş kaledir. Çevresi 6100
burçludur. Kum Kapısı, Meydan Kapısı,
Tersane Kapısı, Yenice Kapı, Tabahane Kapısı
ve iç hisarların lonca Kapısı her tarafı
görür. Uğru Kapı ve aşağı
kalede Deniz Kapısı vardır. Bu kapıların
hepsi ikişer kanatlı demir kapılardır. Hepsi
çok sağlamdır.
Dizdarı kaleden bir
top menzili uzak giderse öldürülmesi için
şehirlilerin elinde Padişah yazısı vardır.
Bundan dolayı Dizdar kaleden bir adım ayrılamaz.
Sultan Ahmed Han çağında bu kaleyi
Kazaklar geceleyin basıp merdivenlerle çıkarak
aldılar. Büyükvezir Nasuh Paşa, kalenin Kafir
tarafından alındığını Padişaha
haber vermediği için idam olundu.
Sonra kale
kurtarıldı. Aşağı kaleye de 50 kul
koyarak birçok kantar barutla küçük, büyük
1000 top hazır ettiler. O zamandan beri her gece ikişer
yüz kişi Bölükbaşıları ve
Çavuşlarıyla sabaha kadar gözcü olarak
davul ve borudan sonra :
Kal' a tende nöbetçisi
çalar naleleri,
Çağırır burc-i
bedenden gönül : Allah yekdir
diye bağırırlar.
Böylelikle her gece savaşa hazır dururlar.
Kaç kere Kafirler kuşattığı halde topu
birden kılıçtan geçirilip öldürüldü.
Tanrı' ya şükür, Dördüncü Murad
çağından beri gelmediler.
Şehir bu
kalenin dış ve içinde 24 mahalledir. Hırıstiyan
mahalleleri deniz kıyısında olup 1100 kadar haraç
verici Kafirlerdir. Bunlardan 100 kadarı kalenin tamiri için
her şeyden bağışlanmıştır.
Şehrin bütünü 1060 kadar kat kat binalarda
oturan eski hanedanlardır. Evleri batıya, denize bakar.
Eski mabedleri kaledeki Sultan Alaaddin Camisi ' dir.
Kurşun kubbeli, bir minareli camidir. Uzunluğu 100
adımdır. Güzel bir bahçesi vardır ki
örneği hiçbir yerde yoktur. Mihrabı ve
müezzin mahfili sanatkaranedir. Caminin minberi de okadar
sanatkaranedir ki övmede Melekler bile acizdir.
Öteki
camileri şunlardır :
Süleymaniye Camisi :
İç Hisar' da bir minareli ve kiremitli bir camidir.
Yeni Cami : Meydan Kapısı' ndadır.
Ayasofya Camisi : Bu da kiremitli eski bir mabeddir.
Kefeli Camisi : Meydan Kapısı' ndan
dışardadır.
Mehmed Ağa Camisi :
Kale yazısındadır. Bu da kiremitlidir. Biçimli
bir minaresi var.
Şehrin güney tarafında
Boztepe Dağı adıyla meşhur yüksek bir dağ
vardır. Açık havada karşıda, Rumeli'
deki Kilgrad Dağları (yukarıda Gülfeza diye
geçmişti) görünür. Bu Boztepe' de
tilki, çakal, zerduva, ayı gayet çok olur.
Bu
şehri üç gün gezip görerek yine
gemilere bindik. " Fındıcak Ağzı "
adlı yere geldik. Burada mamur köyler vardır.
Ahalisi hep gemici ve marangozdur. İyi gemiler yaparlar.
KAYNAK : Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler (Syf:160-161-162-163)
Kaynak: www.sinop.gov.tr