Karadeniz'in incisi Sinop
Osmanlı Dönemi
Sinop'un
fethi ile İsfendiyar tersanesi de Osmanlılar'a geçti
ve burası Gelibolu ile devletin başlıca üslerinden
biri oldu. İdari bakımdan Kastamonu sancağına
bağlanan Sinop, Kırım ve Karadeniz'e yapılan
seferlerde üs hizmetini gördü. Osmanlı
yönetiminde Sinop, XVI. Yüzyılda Celali ve Suhte
ayaklanmaları sırasında zorluklarla karşılaştı.
1614'de Kazaklar Sinop'a saldırdı. Karadeniz muhafızı
İbrahim Paşa baskınla Kazaklar'ı bozguna
uğrattı. Sinop'a yönelik kazak saldırıları
ancak IV. Murat döneminde durdurulabildi.
XVIII.
Yüzyıl sonlarında Rusların Kırım'ı
işgalleri sırasında Sinop'ta tersanenin yoğun
olarak gemi yapımında çalıştığını
Osmanlı arşivlerinden öğrenmekteyiz. II.
Mahmut devrinin ilk yıllarında tüm imparatorlukta
olduğu gibi ayanların güçlenmesi nedeniyle
ortaya çıkan isyanları devleti güçlükle
önlediği anlaşılır. 1827 - 1828
Osmanlı-Rus savaşlarında Sinop kalesine asker
gönderilmiş, Sinop ayanı Kavizade Hüseyin Bey
kale muhafızı olarak atanmıştır. 1853
yılında Rus donanması tarafından yapılan
Sinop baskını Osmanlı Devleti ve müttefikleri
ile Rusya arasında Kırım savaşının
başlamasına neden olmuş, bu da Sinop'un
gelişmesinde dönüm noktası olmuştur.
Sinop baskını nedeniyle gerçekleşen Kırım
savaşı sonrasında Sinop sancağına
Kafkaslardan muhacir geldiği de bilinir. Bu savaştan
sonra imzalanan Paris Anlaşmasına göre tarafsız
bölge haline getirilen Karadeniz'de Osmanlı Devleti ve
Rusya ne tersane ne de donanma bulundurmayacaklardı. İki
devlette kıyılarda güvenliğin korunması
gerekli olduğundan savaş gemilerinin sayısını
aralarında özel bir anlaşmayla
kararlaştıracaklardı. Bu anlaşmadan sonra
Sinop'ta ufak çapta da olsa tersane faaliyetinin olduğu
anlaşılmaktadır.
Bu baskından ve
savaştan sonra askeri bir tersane şehri olmaktan çıkan
Sinop, II. Abdülhamit döneminde suçluların
alıkonulduğu iç kaledeki hapishanesiyle
ünlenmiştir. 93 Harbi sırasında Sinop
Limanı'nın tahkim edildiği ve gece girişinin
yasaklandığı bilinir.
Osmanlı Dönemi'nde Sinop'ta Nüfus ve Ekonomik Yaşam
Şehrin
Osmanlı sistemi içinde asıl önemi ticari ve
askeri gemi yapımından ve kerestecilikten ileri
gelmiştir. XVII. Yüzyıl ortalarında Sinop'un
kale içinde ve dışında 24 mahallesi vardı.
Hıristiyan mahalleleri deniz kıyısında
bulunurdu. Bir bölümü kale onarımıyla
görevli olduklarından haraç vermezdi. 1582 de
3000-5000 arasında olduğu tahmin edilen kent nüfusu,
1783 de 15000 e kadar yükselmiştir.
Sinop
kentinin ekonomik açıdan tarih boyunca ve özellikle
XII. Yüzyılda zayıf olmasının başlıca
nedeni bir liman kenti olan Sinop'un arkasındaki yüksek
dağ sıralarının karayolu ulaşımını
engellemesi olmuştur. Kereste üretimi de orman tahribatı
nedeniyle Ayancık'a kaymıştır. Ayrıca
şehri tümüyle harap eden büyük
yangınların şehrin gelişimini engellediği
görülmüştür. Bu yangınlar içinde
1917 ve 1946 yangınları önemlidir.